İsteyerek veya zorunluluktan. Bunun bu saatten sonra ne önemi olabilir ki?
Ölenlerin hayatımızda yer işgal etmeyeceğini mi düşünüyorsun?
Böyle düşündüğümü mü sanıyorsun?
Mutlak bir hakikati görmezden gelebileceğimi mi?
Neymişiz, neler yaşamışız?
Bir mağdur olarak nelere maruz kalmışız, ne tür incinmişlikler yaşamışız?
Ya da bir fail olarak kimlere kıymışız?
Bütün bunlar neden olmuş, bedeli ne olmuş?
Bunların cevabını sana verebileceğimi mi sanıyorsun?
Bu sarsıntıya, bu depreme razı olacağımı mı?
Buna hazır olduğumu mu düşünüyorsun?
Buna gücüm olduğunu mu sanıyorsun?
İçime bakmayı, karanlıklarımla, düğümlerimle hesaplaşabileceğimi, yenilenebileceğimi mi sanıyorsun?
Bütün yaralarımı, zedelenmişliklerimi tamir edip güçlenebileceğime gerçekten inanıyor musun?
Ne çok cephede savaş başladı biliyor musun?
Ayrılığın iki yakasına elimi koyuyorum adeta. Olayların bu noktaya gelmesi çok acı.
Göründüğünden daha karmaşık bir yapı insanoğlu ve ben şu an tam bir muammayım. Savaşın en derinlerinde biz kendi hayatlarımızı kendimizden almaya çalıştık sanırım. Ne acı, orada yaşayacaklarımızı ise mukaddes bildik. Ben muammanın ta kendisiyim. Tüm bu yaşananları sorgulamamın ağırlığını bir an için kendi üzerinde hisset.
Gökyüzünün rengini soruyorsun bana. Söylüyorum işte; kara.
İşte bu yüzden seninle tekrar üzüm toplayamayız.
Biliyor musun, gözlerimi kapamak istedim, sonra şuracıkta uyuyup kalmayı. Huzurla uyumanın nasıl bir şey olduğunu unutalı çok oldu.
Ama korkmuyorum biliyor musun? Ne gariptir ki korkmuyorum. Ölecek miyim diye düşündüm bir an, Mehdi ayak basmadan bu topraklara ölmeyi istemedim ama. Mehdi aleyhisselamın gelsin, ülkemin zayıf kalbini göğsünden söker gibi söküp her şeyi yerle bir etsin, hükmünü yeni baştan kursun istedim. Buna inandım.
Biliyor musun imkânsız ilişkiler yaşadım ben. Sevgim köleliğe dönüştü, köleliğim giderek büyük bir yalnızlığa. Yalnızlığımın içinde kayboldum. Ben tekrar uçurtma uçuramam. Benim bir gökyüzüm yok. Şu dünyanın üzerinde basacağım bir toprak yok. Sen benim kalbimi göremezsin artık. Dürüst insanların kalbi görülür ancak. Benimkini görebiliyor musun? Hayır, değil mi? Çünkü ancak dürüst bir adamla konuştuğunda onun kalbini görebilirsin.
Ben çok ama çok…
Kim inandığı ne varsa hepsinin boş, yalan, sahte, çürük, pis, tehlikeli, acımasız olduğunu görmek ister. Kim bununla yüzleşebilir. Kim bunu bir anda kabullenebilir. Kim ömrü boyunca hazırlandığı günün büyük bir hüsranla sonuçlanmasına tahammül edebilir?
Sis dağıldığında insan bütün renkleri seçebilir, ama insanın gönlüne perde indiyse o artık hiçbir rengi ayırt edemez.
Demir kapı kapanmış, üzerine kocaman bir asma kilit takılmıştı. Kaleye girmiş ve köprü ağır ağır, bir daha indirilmemek üzere kaldırılmıştı.
Kara Güneş.