Ey denizlere açılanlar ve denizlerdeki her şey, kıyılar ve kıyı halkları!
Efendinize yeni bir ilahi söyleyin. Dünya’nın dört bucağından onu ezgilerle övün… Çöl ve onun şehirleri, Kedar’ın oturduğu köyler seslerini yükseltsinler. Sela da oturanlar terennüm etsinler, dağların doruklarından bağırsınlar.
İsrail oğulları mazlum değil teröristtir.
Ey eziyet altındaki Filistinli insanlığın en parlağı sensin. İnan efendiliğin hüküm sürer her yerde.
Canıma cansın, engel mi sınırlar ulaşmak için sana.
Kazımak gerek yeniden ve ne varsa, kaldırıp atmak gerek gerçeğe ulaşmada engel çıkaran bu ataleti.
Hani ateş gibi kor gibi o kâkül, ellerimde gonca mühür. Ateşin hası yerleşir kalbe, zifir karanlık geceye, sana uzanan her kanlı ele.
Bütün hayalleri kor olmuşsa yürekte yangın olur hayaller her gece.
İçinden geçirdiğin ne varsa bil ki seni içinden geçirir.
Herkes kendini arar yana yıkıla.
Biliyor musun an dondu seni teslim ettiğimiz kutsal yerde de.
Ben zamansızlıklar içerisindeyim.
Unutamıyorum biliyor musun? Hala seni bıraktığım yerdeyim, bedenimdeyim ama ruhum kaldı Filistin de.
Bütün köprüler bağlamaz gönülleri birbirine kimi ayırır farklı yöne.
Yıkılır köprü, yıkılır gönül o zaman her yer feryadı figan.
Yorar adamı bu pespaye açmazlar, bu kargaşa, bu sırtlanlar sofrası bu lanetlenmiş kavim İsrail.
Direnmek gerekli ananın sütünü bozmamaya, süte irin katmamaya.
Sen direniyorsun da sonuna kadar, peki ya adına İslam koyan koca zavallılar!
Herkes yaşatamaz onuru, haysiyeti ne yazık ki.
Pek çok insan öldürür onuru, şahsiyeti kahrolsun ki.
Acısını duymuyorsan kardeşinin nasipsizsin sevmemişsin sahiden. Ama sevgi ölmez ki.
Sen onursuz oldun, sen köle oldun ise bu senin imtihanın.
Bu şehrin kanı çekilmiş kuytularına sinen öfkeyi, tüm Dünya emiyor laf olsun diye bir taraftan arsızca.
Özledim be, çok özledim seni Filistin.
Zulme zulümle yaklaşmayan onurlu duruşunu, cesaretini, sadakatini, dava onurunu, yiğitliğini örnek alsa keşke bütün dünya.
Ey İsrail! Bizi aç ve sefil bıraktığına, bizim varlığımızı tehlikeye soktuğuna mı inanıyorsun gerçekten?
Bağlanmış ve zincire vurulmuş halimizle huzurunda bizi el pençe divan durdurmakla bizi zavallı tutsaklar durumuna düşürdüğüne ya da bu yolla bizim üstümüzde egemenlik kurduğuna mı inanıyorsun?
Allah katında bizim itibarımızı yitirdiğimizi, gözden düştüğümüzü, buna karşılık sizin de yüceldiğinizi, şereflendirildiğinizi mi düşünüyorsun?
Sizin dış görünüşteki başarınızın yüce şerefinizden ya da üstün konumunuzdan ileri geldiğini mi sanıyorsun?
Kibirli ve basiretsiz kılığına bakmadan buna mı dikmişsin gözünü? Dünya âlemi elde ettiğine, bütün cihan üstünde nüfuz sahibi olduğuna mı inanmaya başladın yoksa?
Dalavere işlerinizin düzlüğe çıktığını ve kendini ülkenin efendisi, devletin de yöneticisi olduğunu mu sanıyorsun?
Bekle, bekle… Cahilin cühelanın aklını çeliyorsun. Allah’ın ‘inkâr edenler, kendilerine vermiş olduğumuz sürenin sakın kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Biz onlara ancak, günahları çoğalsın diye süre veriyoruz Küçültücü azap onlaradır’ diyen buyruğunu nasıl da unutursun?
İsrail! Senin defterini dürmek için yalnızca Allah yeterlidir; davacınsa Resülullah olacaktır ve sana karşı bizim yardımcımız, koruyucumuz da Cebrail olacaktır.
Seni dünyaya sözde hâkim yapanlar ve Müslümanların sırtına zorba saltanatını yükletenler çok geçmeden görecekler başlarına nelerin geldiğini.
İsrail! Bu aşikâr kepazelikleri hala savunacak kadar körsün. Unutma ki, Duruşma Günü’nde bu kepazeliklerin cezasını mutlaka çekeceksin.
Allah, kullarına asla zulmetmez, biz ancak O’na dayanmaktayız. O’na inanmaktayız.
Bizi korumaya Allah tek basma yetecektir; tek sığınağımız O’dur bizim, bütün umudumuz O.
Kudüs bizim aşkımızdır.
Kudüs bizim davamızdır.
Kudüs bizim kutsalımızdır.
Ölümden kim korkar senin korktuğun kadar korkak İsrail.